Florance Nightingale bir İngilizdi ancak kendisi İtalya’da doğmuştu. Ailesi ona Floransa’dan esinlenerek adını Florence koymuştu. Ailesi zengin insanlardı bu yüzden Florence büyürken ne istese elde etmişti. Genç bir kadın olduğunda da ailesi onu evlendirmek istemişti ama Florence evlenmek istemiyordu. O bir hemşire olmak istiyordu. Bu karara ailesi sinirlenmişti çünkü o zamanlarda hastaneler çok pis mekanlardı. Saygın kadınlar hastanede çalışmazdı ama Florence ailesi dinlemedi ve hemşirelik okuluna yazıldı. Sonrasında Londra’da iyi sayılabilecek bir hastanede işe başladı ve gayet başarılıydı.
Sene 1854’te savaş vardı. Bir sürü İngiliz askeri Türkiye’deki hastanelerdeydi. Ve hastanelerin eleman ihtiyacı vardı. Florence Türkiye’ye gitmek için gönüllü oldu. Yanında 38 hemşire ile beraber Türkiye’ye geldi. İlk geldiğinde hastanelerde yüzde kırk iki gibi bir ölüm oranı vardı. Hastaneler çok kirliydi, yeterince yemek ve kıyafet yoktu. Florence yanındaki hemşireler ile birlikte hastaneleri temizleyerek işe başladılar. Ve bir ay içerisinde ölüm oranı yüzde kırk azalarak yüzde ikiye düşmüştü. Florence yaklaşık günde 20 saat çalışıyordu. Her gece elinde lambası ile beraber hastanenin içinde gezinirdi. Hasta askerleri rahat ettirmek için elinden geleni yapıyordu. Askerlerde onu sevmişti. Ona “lambalı kadın” olarak sesleniyorlardı. Hikayesi İngiltere’de bir gazetede yayınlandıktan sonra çok ünlenmişti. Öyle ki zamanın Kraliçesi Victoria bile onunla tanışmak istiyordu.
İki yılın ardından Florence İngiltere’ye döndü. Çok hastaydı çünkü hala çalışıyordu. Bir hemşirelik okulunda çalışmaya başladı. Günümüzde bile açık olan bir okulda. Florence hiç evlenmedi ama hiç yalnızda kalmadı. Evinde tam altmış kedisiyle beraber yaşıyordu. Kırk üç yaşına geldiğinde hastalığı biraz daha şiddetlenmişti. Hayatının geri kalanını dinlenerek geçirmesi gerekiyordu ancak o çalışmaya ve insanlara yardım etmeye devam etti.
Biz Florence’ı unutmamalıyız. Çünkü o insanlara yardım etmenin ve hemşirelik gibi ustalık gereken bir mesleğin ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi.

Yorum bırakın