H. P. Lovecraft, hiç şüphesiz günümüz korku edebiyatının bugünkü şeklini almasında önemli yere sahip yazarlardan biridir ve yazdığı hikayeleri bu kadar etkileyici yapan içlerindeki fazla absürt tuhaflıkları kusursuz işlemesidir. Söz konusu Lovecraft olunca tuhaflık kelimesi çok sıradan kaçıyor ve bunun sebebi hayatının yazdığı hikayeler kadar tuhaf olması. Lovecraft’ın tuhaf hayat hikayesini sizlere sunmak istedim. Keyifli okumalar.
Howards Philips Lovecraft 20 Ağustos 1890’da Rhode Island’da (ABD) doğdu. Eserlerinde bilimkurgu ile korkuyu birleştiren ilk yazar kabul edilir.

Anne ve Babasının Hastalığı
Lovecraft’ın hem annesi hem de babası sinir hastalıklarına sahipti. Babası, Lovecraft henüz üç yaşındayken kriz geçirmiş ve ölene kadar -beş yıl boyunca- Buttler Akıl Hastanesi’nde yatmıştır. Babasının hastalığı ve ölümü Lovecraft’ı çok fazla etkilemiştir. Aynı sorunlara sahip annesi de Lovecraft 29 yaşındayken aynı hastaneye kaldırılıp iki yıl sonra orada ölmüştür.
Çocukluk Yetenekleri
Lovecraft henüz iki yaşındayken şiir ezberleyebiliyordu. Dört yaşında kendi kendine okumayı öğrenmişti ve altı yaşında şiir yazmaya başlamıştı.
Arap Kültürüne Olan Hayranlığı
Beş yaşındayken Bin Bir Gece Masalları’nı okuyan Lovecraft eserde oldukça etkilenmiş olmalı ki annesine odasında Arap pazarına benzeyen bir oda kurdurtmuş ve buraya “Şam Pazarı” demiştir. En ünlü karakterlerinden biri olan Deli Arap Al Hazred’i de burada yaratmıştır.
Küçük Yaşlardaki Dini Düşünceleri
İlgisi bir süre sonra Arap kültüründen Yunan kültürüne kayan Lovecraft; küçük yaşlarda Pagan olduğunu, ormanda kendisinin yaptığı sunaklarda Pan, Apollo, Minerva gibi tanrılara küçük objeler kurban ettiğini söylemiştir. Büyüdüğü zamansa kendini ateist, materyalist olarak tanımlamıştır.
Astronomi Merakı
Lise yıllarında gökbilimci olmak isteyen Lovecraft birçok psikolojik rahatsızlık sebebiyle liseyi hiç bitirememiştir ama astronomi merakı da hiç dinmemiştir. Sürekli geceleri dışarı çıkıp kendi kendine astronomi çalışırdı.

Karabasanlar ve Gece Hayatı
Altı yaşındayken ailesinin psikolojik durumlarıyla alakalı karabasanlar görmeye başlamış ve bu yüzden gündüzleri uyumayı tercih etmiştir. Ayrıca gecelerin sakinliğinin yazmaya ve okumaya daha uygun olduğunu ve astronomi çalışmaları yapabilmesinin geceleri daha çok sevmesini sağlamıştır. Güneş ışığına çok çıkmayan Lovecraft aşırı solgun teni ile eserlerindeki korkunçluğu fotoğraflarında da yakalamış.
Kadınlardan ve Cinsellikten Nefret Ederdi
Lovecraft annesi ve teyzeleri dışında hiçbir kadından haz etmezdi. Hatta bazen teyzelerinden bile… Bu durumun sebebinin annesinin onu hanım evladı olarak yetiştirişi olduğu düşünülüyor. Eşiyle annesinin isteği üzerine evlenmiştir, annesinin ölümünden sonra boşanacaklardır zaten. Eşinin ve arkadaşlarının cinsellikten bahsetmeleri onu hep rahatsız etmiştir. Evlenmelerinden kısa bir zaman önce Lovecraft cinsellikle alakalı bolca kitap almış ve gerdek gecesinde iyi bir performans sergilemek için kitaplara günlerce çalışmış ama eşini çıplak görünce korkup vazgeçmiştir. Ölümünden sonra eşi Sonia’nın yaptığı açıklamalar şöyledir:
“Seks kelimesinin kullanılması onu rahatsız etmişti. Yine de, bir erkek seks arzusunun en tepede olduğu zamanda –bu da 19 yaş oluyor- evli değilse veya bu evrede evlenmezse, erkeğin 30 yaşından sonra seks konusunda hep memnuniyetsiz olacağını söyledi. Oldukça şaşırdım fakat şaşkınlığımı gizledim.”
Ayrıca Lovecraft eserlerinde zorunlu kalmadıkça kadın karakterlere yer vermemiş, verdiyse de pasif rollerde vermiştir.
Irkçılık
Lovecraft ırkçı bir insandı, Amerika’daki göçmenleri sevmezdi. Özellikle İrlandalılardan nefret ettiğini söylese de siyahilerden ve Yahudilerden de haz etmezdi. Yakın arkadaşlarının ve eşinin de Yahudi olmasından kaynaklı onlarla sürekli tartışan Lovecraft zamanla ırkçı düşüncelerinden vazgeçti. Bu dönem hayatının son birkaç yılına da denk gelse son mektuplarında hep ne kadar pişman olduğunu belirtmiştir.
Kediler ve Köpekler
“Cats and Dogs” isimli bir makale yazan Lovecraft bu makalesinde kedilerin hep iyi yönlerini ve köpeklerin hep kötü yönlerini anlatarak kedilerin köpeklere tercih edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yazdığı eserlerde de kedileri hep soylu varlıklar olarak göstermiş köpekleri iblis olarak tanımlamıştır. Özellikle “Cats of Ulthar” hikayesi bu konuyu en güzel açıklayan hikayesidir ki kendisi de en çok bu hikayeyi sevdiğini dile getirmiştir.
Deniz Canlılarından Nefret Ederdi
Deniz ürünleri hiç tüketmeyen Lovecraft sadece deniz ürünlerinden değil denizlerde yaşayan her şeyden nefret ederdi. Eserlerinde de bu nefretini çok yansıtmıştır. Inshmouth Üzerindeki Gölge hikayesinde sürekli balık kokusuna dikkat çekmiştir. Lovecraft’ın yarattığı yaratıklar okyanusun derinliklerindeki batmış şehirlerde uykudadırlar. Cthulhu, Dagon ve benzerleri denizden çıkarlar, müritleri ise sualtında nefes alabilen, solungaçlı, yarı balık görünümlü yaratıklara dönüşürler. Cthulhu ahtapota, Dagon balığa benzer.


Yazarlık Hayatı
Çocukluğundan beri eğlencelerinin en büyüğü okumaktı ve eve kapanık ve gececi bir insan için de astronomi çalışmak dışında yapacak çok bir şey yoktu. Çok fazla okuyup kendince hikayeler uyduruyordu. Fred Jackson’ın bir romanını okuyup roman hakkında eleştirel bir mektup yazan Lovecraft mektubun Birleşik Amatör Basın Birliği’nin dikkatini çekmesiyle birliğe katılmış ve sonrasında editörü olmuştur. BABB’da bulunduğu dönemde eve kapanıklılığını aşan ve kendine bir amaç bulan Lovecraft hikayelerini yazmaya başladı. Açık bir şekilde Edgar Alan Poe’dan esinlenen Lovecraft birçok öykü yazdı. Bu öyküleri “Weird Tales” isimli dergide yayınlanıyordu ama onu üne kavuşturan asıl eserleri ölümünden sonra yayınlandı.
İllüzyonist Harry Houdini İle İlişkisi
“Weird Tales” maddi sıkıntılar yaşamaya başlamış ve batmanın eşiğine gelmişti. Bu dönemde derginin daha çok satması için yeni yollar arandı ve bulunan yol dönemin ünlü illüzyonisti Harry Houdini’ye dergide yer vermek oldu. Ancak Harry Houdini yazmak konusunda pek başarılı biri değildi ve böyle işler için pek de zamanı yoktu. Böylece iş Lovecraft’a düştü, Houdini’nin ağzından yazılar yazmaya başladı. Houdini’nin Mısırlı bir tur rehberi tarafından kaçırılışını ve tanrılarla karşılaşmasını anlatan yazılar yazan Lovecraft’ın hayalet yazarlığı beğenilmişti ve dergi yeniden ününe kavuşmuştu. Yazıları beğenen Houdini, Lovecraft ile tanışmak istemiş ve dost olmuşlardır.

Kaynakça:
https://lovecraft.fandom.com/wiki/Howard_Phillips_Lovecraft
https://kayiprihtim.com/dosya/buyuk-usta-lovecraft/
https://kayiprihtim.com/dosya/lovecraft-hakkinda-bilmiyor-olabileceginiz-12-sey/
https://frpnet.net/makaleler/h-p-lovecraft-hakkinda-az-bilinen-10-sey

Yorum bırakın