Oyun dünyasının gün geçtikçe değiştiğini sürekli söyleyip duruyoruz. Oyunların türleri ve içerikleri gibi hedef kitleleri de değişiyor. Bugün bana göre bu değişikliklerden en büyüğü olan RPG etiketi üzerinde duracağım.
Eskiden sadece RPG oyunlarına mahsus olan pek çok özellik -karakter gelişimi, açık dünya, interaktif hikaye, craft sistemi, loot vb.- artık tüm oyunların içinde var. Peki, neden her oyun bunu yapıyor? Cevap aslında çok basit: Oyunlar artık seri üretimde. Her yıl tonla oyun çıkıyor ve hepsi birbirinin aynısı. Bunlara ek olarak çok da pahalılar. İnsanların çıkan her oyunu deneyimlemesine paraları da zamanları da yetmiyor. Bu yüzden içlerinden bazılarını tercih etmeleri gerekiyor. Aynı fiyata daha çok oynamak için oynanış süresi uzun olan oyunları tercih edebilir ya da aynı zaman diliminde daha çok içerik görmek için daha çok çeşitlilik sağlayan oyunları tercih edebilirler. Emin olun firmalar bu durumu bizden daha iyi biliyorlar ve oyunları buna göre tasarlıyorlar. Örneğin bir nişancı oyununda süreyi uzatmak için boş bir açık dünya ya da keşfe açık haritalar koyulabilir ya da diğer nişancı oyunlarından ayrılması için içine craft ve karakter geliştirme koyulabilir. Bu özellikler genelde asıl amaç olmadığı için çok eğreti duruyorlar. Firmalar da zaten bu özellikleri “Bakın bizde bu var.” ya da “Bakın değişiklik yaptık.” demek için kullanıyorlar. Burada bir parantez açıp bazı oyunların bunu çok iyi yaptığını haklarını yemememiz gerektiğini söylemek istiyorum.
Size bunları anlattım ama sıkıntı firmaların bunu yapması değil, oyunlarına azıcık bu özelliklerden eklediklerinde uzaktan yakından alakaları olmamalarına rağmen oyunlarına RPG etiketini yapıştırmaları. Steam’de RPG kategorisindeki oyunları görseniz ağzınız açık kalır. Oyun basın kuruluşlarının yaptıkları haberlere göre son üç yıldır en çok tercih edilen oyun türü RPG. Yapımcıların artık oyunları sattırmak için koydukları bir etiket bu. Bundan 10 yıl önce olsaydı çoğu firma RPG etiketi koymak istemezdi, satılmayacağını düşünürdü. Bunun sebebiyse RPG oyunlarında uzun metinler okumakla, craft yapmakla ve envanter düzenlemesiyle geçirilen uzun zamanların oyuncuları sıktığını düşünmeleriydi. Gerçekten iyi bir oyun yapmadılarsa ya da aksiyonu güzel harmanlamadılarsa oyunlarına satacak gözüyle bakmazlardı. Günümüzde RPG oyunlarını sevdiğini söyleyen insanların çoğunun RPG’nin tanımını yapamayacağını düşünüyorum.
Oyunlar içlerinde karakter geliştirme ekranına sahip oldukları, ağaçtan yetenek seçtirdikleri, hikayenin gidişatını etkilememize izin verdikleri, açık dünyada serbest bıraktıkları, gizemleri haritada gizledikleri ya da simya malzemeleri toplattırdıkları için kendilerine RPG diyorlar ama RPG olmayı başaramıyorlar. RPG olamıyorlar çünkü RPG’nin asıl olayını kaçırıyorlar: ÖZGÜR OLMAK. Kendi hikayemizi yazmak ya da kendimiz yazamıyorsak karakterle bütünleşmek, her olayı farklı yaklaşımlarla çözebilmek, farklı builtlerle hikayeyi deneyim etmek, istatistiklerle uğraşırken eğlenebilmek, arkadaşlarımızla konuşurken “Oha oğlum öyle bir şey mi vardı?” diyebilmek, boş şeyler için uğraşmak yerine kaçırdığımız şeylere üzülmek.

Yorum bırakın