Geçen gün sitede yazarlık yapan arkadaşlarımızdan birisiyle muhabbet ederken konu duygulardan açıldı. Kendi kendime dedim ki bunu neden yazıya dökmüyorum. Sonuç olarak bu konu hakkındaki fikirlerimi bu şekilde aktarmak istedim. İyi okumalar.
Duygular her insanda çocukluğundan beri olan ve kontrol etmesi zor olgulardır. Ben duyguları bir bıçağa benzetiyorum. Bunu yavaş yavaş açıklayacağım.
Çocukken duygular oyuncak bir bıçaktır. Onu yeni yeni keşfeder. Ve onunla vakit geçirmekten keyif alırız. Bir süre o oyuncak hayatımızın her anında yanımızda olur. Her kararımızı duygularımız ile veririz çünkü.
Yaş biraz ilerleyip gençlik dönemine geçtiğimizde ise çocukluk oyuncağımız gerçek bir bıçağa dönüşür. Hem de çok keskin bir bıçağa. Öyle ki bu bıçak kazara bile olsa bir canlıya değdiğinde yaralayabilir. Ancak bir başkasının yarasını dağlamak için de kullanılabilir. Yahut tam tersi bir durum söz konusu olur. Siz bıçağınızı taşa vurursunuz sendeleyince başkası bıçağını size saplar belki başka birisi de gelip sizin yaranızı dağlar. Bu insan hayatında değişkenlik gösterebilir. Burada önemli olan kısım bıçağı taşa vurmak olarak bahsettiğim kısım. Duygularınız hayatınızı yönlendirmekte büyük önem taşır ancak sadece duygularınızla hareket ederseniz bir yerde hüsrana uğrayacaksınızdır. Bıçağınızı bir kez taşa vurduğunuzda biraz sendelersiniz ancak toparlamanız kolaydır. Bir kez daha taşa vurduğunuzda bu sefer dengenizi tamamen kaybedip düşersiniz ayağa kalkmak için çaba sarf etmeniz gerekir. Sonrasında düşmeye devam edersiniz ve her seferinde canınız daha fazla acır. Asıl önemli olan kısım ise bıçağınızı taşa her vurduğunuzda onun biraz daha körelmesidir. Bir süre sonra bıçağınız tamamen körelmiş olacaktır.
Olgunluk dönemine geçiş böyledir. Bıçağınız körelene kadar devam edersiniz. En son bir bakarsınız ki duygularınızdan çok mantığınız ile hareket etmeye başlamışsınız. Bu durum insan hayatında olgunluk olarak anılıyor. Artık hayatınız daha gerçekçi temeller üzerine kuruludur. Bana göre bu gelişimde absürt bir durum yok. Gözlemlediğim çok sayıda insan hayatını bu şekilde kurdu. Bu hayatın genel akışıdır.
Asıl üzücü olan nedir biliyor musunuz?
Bıçağın köreldiğini fark etmeyecek kadar duygularına bağlı olanlar. Onlar pes etmeyi bilmeyenler veya beceremeyenlerdir. Bıçağını taşa vurup yere de düşse pes etmez. Kalkar ve bir daha taşa vurur. Bıçağın köreldiği fikri her aklına geldiğinde ise körelmediğini kendine kanıtlamak için eline alır bıçağını ve kör bıçakla bir yerlerini kesmeye başlar. Bu onlara çok fazla acı verir ancak onlar bu acıya rağmen duygularından vazgeçmezler. Onlar hepimizin çevresinde var. Takdir edilmesi ve sevgi gösterilmesi gereken insanlar. Onlardan zarar gelmez size, onların zararı sadece kendine.

Yorum bırakın