DOĞRU ŞEKLİ ÇİZ!

Geçtiğimiz günlerde küçük kardeşlerim LGS isimli bir sınava girdi. Açıkçası sınavın isminin bir önemi olduğunu düşünmüyorum. LGS, TEOG, YKS, ÖSS, YGS, TYT, AYT, YDS bana göre hepsi aynı. Önünde bir kitapçık ve bir adet kâğıt var. Kâğıda belirli bir sırayla belirli bir desen çizmen gerekiyor ve kim daha iyi çizerse onun daha iyi olduğu savunuluyor. Bu sistem oldu olası bana garip geliyordu zaten.

Biraz hayal kuralım. Melih adlı bir arkadaşımız var diyelim. Melih biyolojide çok yetenekli. İnsan doğasını merak ediyor ve sürekli araştırmalar yapıyor. Üstelik hayatını insanları kurtarmaya adamak için hazır ancak Melih’in matematiği biraz zayıf. Çalışırsa belki toparlar ama matematik çalışmak yerine ilgili olduğu konuda araştırma yapmak daha çekici geliyor. Üniversite için sınava girdiğinde de matematiği zayıf olduğundan tıp kazanamıyor. Şimdi söyleyin Melih’in neyi eksik. Onun kadar araştırma yapmayan, bilgi sahibi olmayan insanlar sadece matematik yazan kısma daha doğru şekil çizdiği için doktor olacak. Bilgi edinirler belki orası mümkün ancak bu doktor olacak olan kişilerin içinde insan sevgisi var mı? Empati yeteneği gelişmiş mi? Yeri geldiğinde risk almaya hazır mı?

Bu tıp üzerinden bir örnek olabilir ama her konuda böyle. Hukuk okuyup hâkim, savcı, avukat olacak kişilerin içinde adalet inancı var mı? Yahut mühendislik okuyan insanların içinde üretme arzusu var mı? İnovatif düşünebiliyorlar mı? Öğretmen olacak kişilerin içinde ne kadar çocuk sevgisi var? İyi birer öğretmen olurlar mı? Yetiştirecekleri çocukların hayatını değiştirmesine, kendilerini bulmasına yardımcı olacak kadar idealistler mi?

Ancak bizim sistemimizde bunların herhangi bir önemi yok. Sen gerçeğine daha yakın bir şekil çizdiysen doktor olabilirsin. Üstelik insanları sevmene bile gerek yok hatta tüm insanlardan nefret edebilirsin. Bu bir şeyi değiştirmez sen doktor olabilirsin.

Adaleti sağlamak senin umurunda olmayabilir. Rüşvet almaya hoşgörü ile yaklaşabilirsin. Bunlar senin hukuk okuman için bir engel değil.

Çocuklarla anlaşamayabilirsin hatta çocuklardan nefret edebilirsin. Öğretmen olmaman için önemli mi sence bu?

Resim alanında çok yeteneklisin diyelim. Neden gidip mühendis olmayasın ki. Ressam olup eserlerini dünyaya tanıtmaya falan çalışıp aç mı kalacaksın. Ben sana resim yapma demiyorum. Sen mühendis ol. Hobi olarak yine resim yap.

Bizim ülkemizde gençler yedi yaşında bir maratona başlıyor. O sınavdan bu sınava koşturuyor. Birisi oturup kendi ilgi alanlarını keşfedemiyor. Birisi oturup dünya klasiklerini okuyamıyor. Neden biliyor musunuz? Bunları yaparlarsa “RAKİPLERİNDEN” geri kalırlar. Rakibi soru çözerken o nasıl kitap okusun ki? Yedi yaşında başladıkları maratona ömürlerinin sonlarına kadar devam ediyorlar. Bazen bu arkadaşlık bağlarına bile zarar veriyor. Çünkü en yakın arkadaşı aynı zamanda onun rakibi. Sonra çeşitli haberler geliyor. Gençlerimiz mutsuz, intihar eden gençler, gençlerimiz sosyalleşemiyor… bu haberler çok uzar. Çünkü biz gençlere hiçbir şey yapmaları için alan vermiyoruz ülkemizde. Sadece kağıtları doldurmaları için eğitim veriyoruz.

Son olarak size bir sır vereyim mi? Bu ülkede gençler intihar etmiyor. Kurban ediliyor. Sistemin çarklarının arasına sıkışan gençler sistem bozulmasın diye kurban olarak feda ediliyorlar.

Hadi ama kim kurulu düzenin bozulmasını ister ki?!


,

Yorum bırakın