NOT: Bu yazı, Amerika’da yayınlanan bir makalenin Türkçeleştirilmiş halidir. Bahsedilen durumlar Amerika’ya özgü olmasına rağmen, dünya genelinde geçerliliği olan durumlardır.
Üniversite Diplomasının Önemi
Yüksek öğrenimin artan maliyeti, birçok kişinin lisenin ötesinde devam eden eğitimin değerini sorgulamasına sebep oluyor. Pek çok kişi; yüksek harç ücretinin, tam zamanlı iş yerine üniversite seçmenin fırsat maliyetinin ve binlerce dolarlık borç birikiminin, uzun vadede yatırıma değip değmeyeceğini merak ediyor. Risk, üniversite harç ve ücretlerinin ilave yükü olmaksızın geçimini sağlamakta zorluk yaşayan düşük gelirli aileler için özellikle büyüktür.
Yüksek öğrenimin yatırıma değer olup olmadığını saptamak amacıyla; yüksek öğrenimin değeri ve bireyin ve toplumun ikisine yatırım getirisi oranları hakkında ne bilindiğini incelemek faydalıdır.
Yüksek Öğrenimin Ekonomik Değeri:
Yüksek öğretimdeki yatırımın getiri oranının bir üniversite diploması almayla ilişkili maddi yükü garanti altına alacak kadar yüksek olduğuna dair düşünce hayli destek var. Üniversite ve lise mezunlarının kazançlarının farkının zamanla değişmesine rağmen; üniversite mezunları, ortalama olarak, lise mezunlarından daha fazla kazanıyor. Nüfus Dairesi’ne göre, bir yetişkinin iş hayatı boyunca, lise mezunları ortalama olarak 1,2 milyon dolar; ön lisans diploması sahipleri yaklaşık 1,6 milyon dolar ve lisans diploması sahipleri yaklaşık 2,1 milyon dolar kazanıyor (Day and Newburger, 2002).
Ömür boyu kazançtaki bu oldukça büyük farklılıklar üniversite eğitiminin maliyetini gerçekçi bir bakış açısına koyuyor. Bugün öğrencilerin çoğu -yaklaşık tüm öğrencilerin yüzde 80’i- ya dört yıllık devlet üniversitelerine ya da iki yıllık devlet üniversitelerine kaydoluyor. Think College Early adlı Birleşik Devletler Eğitim Bakanlığı raporuna göre; 4 yıllık devlet üniversitesinde tam zamanlı bir öğrenci, eyalet içi eğitim, oda ve yiyecek-içecek için ortalama olarak 8,655 dolar ödüyor (U.S. Department of Education, 2002). 2 yıllık devlet üniversitesindeki bir tam zamanlı öğrenci, eğitim için her yıl ortalama olarak 1,359 dolar ödüyor.
Bu istatistikler, yüksek öğrenim maliyetinin önemli olmasına rağmen, lisans diploması alanlar ile almayanlar arasında var olan kazançların eşitsizliği göz önüne alındığında, yüksek öğrenimdeki bireysel yatırım getirisi oranının maliyeti temin etmek için yeteri kadar yüksek olduğuna dair iddiayı destekler.
Yüksek Öğrenimin Diğer Yararları:
Üniversite mezunları ayrıca artan gelirin ötesindeki yararlardan da faydalanır. Yüksek Öğrenim Politikası Enstitüsü tarafından yayınlanan 1998 yılındaki bir rapor; daha yüksek tasarruf seviyesi, artan kişisel/mesleki hareketlilik, çocukları için gelişmiş yaşam kalitesi, daha iyi tüketici kararları verme, daha fazla hobi ve boş zaman dahil olmak üzere üniversite mezunlarının yararlandığı bireysel faydaları gözden geçirir (Institute for Higher Education Policy, 1998). Carnegie Kurumu tarafından yayınlanan bir rapora göre, yüksek öğrenimin parasal olmayan bireysel faydaları ortaöğretim sonrası (lise sonrası) öğrenciler için daha açık görüşlü, daha kültürlü, daha akılcı, daha istikrarlı ve daha az baskıcı olmaya dair eğilimini içerir; bu faydalar ayrıca gelecek nesillere de aktarılır (Rowley and Hurtado, 2002). Ek olarak, Üniversiteye katılımın üniversite diploması kazananlar için ekonomi ve işe yönelik güvenceyi artırırken; önyargıyı azalttığı, dünya ilişkilerine dair bilgiyi ve de toplumsal statüyü güçlendirdiği gösterilmiştir (Aynı raporda). Araştırma, yalnızca kişinin kendi değil aynı zamanda kişinin çocukları için, yüksek öğrenimi tamamlama ile sağlık durumu arasındaki olumlu bir ilişkiyi tutarlı olarak gösterir. Aslında, ebeveynlerin eğitim düzeyleri (kazançlardaki farklılıkları denetledikten sonraki) çocuklarının sağlık durumu ve de artmış eğitim düzeyi (daha yüksek göreceli gelir) ile olumlu bir şekilde ilintilidir (Cohn and Geske, 1992).
Yüksek Öğretimin Toplumsal Değeri:
Birtakım çalışmalar, daha yüksek eğitim ile kültürel ve ailesel değerler arasındaki yüksek değeri göstermiştir. Elchanan Cohn and Terry Geske (1992)’ye göre, daha yüksek derecede eğitimli kadınların, çocuklarıyla daha fazla zaman geçirmeye yönelik eğilimleri var; bu kadınlar çocuklarını geleceğe daha iyi hazırlamak için bu zamanı kullanıyor. Üniversite mezunlarının geçmişleri ve geleceğe yönelik şahsi gelişimleri yönünden daha sağlıklı bir bakış açısı görüldüğünü Cohn and Geske (1992) raporu bildiriyor.
Üniversiteye gitmenin halk yönünden faydaları: Daha büyük oranda bir çalışma üretkenliği, artmış tüketim, artmış çalışma esnekliği ve de hükümetin mali desteğine azalmış bağlılıktır (Institute for Higher Education Policy, 1998)…
Sonuç Olarak:
Üniversite diplomasına yatırımın; özellikle de en düşük gelir aralığına sahip öğrenciler için maddi bir yük olduğu açık olmasına rağmen; büyük oranda toplum kadar bireylere de faydalarının, üniversite diplomasına yatırım maliyetinin ötesine geçtiği görülür.

Yorum bırakın