Kaybettiklerim, mahvettiklerim, anılarım, yaşadıklarım… Sürekli değişen hayat akışım oradan oraya sürüklüyor beni. Kaybediyorum. İnsanlar gidiyor, soğukluğun ve duygusuzluğun hapsinden firar ediyorlar belki de başka bir deyişle. Sevgi yok. Üzüntü, kızgınlık, sitem, hırs, arzu… Hiçbiri yoktu.
Sevilmek, sevmek yoksa ızdırap. Hissedilenler derinleşirse de artık zarar vermek, zarar görmek.
Hayal kırıklığının bu kadar saf ve neredeyse somut halini görmek.. Gözlerinde görmek..Dudağının kenarındaki o acı tebessümde..
Kaybetmenin bile acısını tadamamak.. Her vazgeçişte.. Her vazgeçilişte..
Mahvedilmenin ve sevgisizliğin hırsına şahit olmak.. Her insanda..
Bunlar her seferinde; herkesin bir gün bırakacağını bir kez daha hatırlatıyor keskin çizgilerime, daha çok bilenebilmeleri için. Ve duvarlarıma, daha çok yükselebilmeleri için. Benliğim ve ruhuma, daha çok güçlenebilmeleri için, ki bir gün bıraktıklarında hasarsız ve acısız biçimde yalnızlığımla da varoluşum beni onurlandırsın.

Yorum bırakın