İnsanın yüreğinde uçuşan kelebeklerin sayısı her gün azalıyor ve yenilerini uçurmazsan enerji dediğin masken düşüveriyor. Cesaretin varsa koy kelebekleri yerine. İstersen kurbağaları koy ama onların isimleri ağır bir şekilde pislenmiş ve zedelenmiş zamanında. Üzerine basarsan sana akacak felaketler, tenine bulaşacak mikrop bilinci yerleşmiş o küçücük beynine. Kim kurbağayı bir kelebek kadar umut dolu, sevgi dolu, rengarenk bir aşkla eşleştirebilir ki?
Aynı şartlarda aynı dünyada doğan iki hayvan arasında bu kadar algı farkı olması çok garip. Birisi bir gün sonra ölüverecek Tanrı’nın ona sunduğu güzellikleriyle doluyken, diğeri laboratuvar köşesinde bacakları gövdesinden ayrılıyor. (HAYVANLAR DENEY MALZEMESİ DEĞİLDİR) Ne kadar çirkin bir durum. Tıpkı bazı insanlar gibi…
İşte Tanrı’nın , içi sevgiyle dolu insanlara verdiği ‘dokunduğu hayatı değiştirebilme’ gücü bundandır. Eksilmiş ya da kalbi sonradan deforme olmuş kişilerde olduğu apaçık… Kelebeğin kanatları uzun uzadıysa dünya vizyonunda olamayacağı içindir ki bu kadar güzel!
BELKİ DE HEPSİ YARIM BİR TESELLİ…
Dünyada süregelen acayip bir adaletsizlik var ve biz bunların ufak bir kısmını çözmeye ömrümüz yetmeyecek galiba. Ölen güzellikler, yaşayan çirkinler, gölgede kalan yetenekler, fakir doğmuş akıllılar ve zengin doğmuş soytarılar… Dünyanın neresinden bakarsan bak, adaletin bu mu? İsyan etsen kime ne? Kendi kendine dayıyorsun taşları. Küfür zaten konuşmaya başladığımızda ağzımıza yuva yaptı. Çok da ayıp değil ya sonuçta.
Kişisel gelişimciler olumlaya olumlaya bir hal oldular ama yuhalaması lazım insanın kendisini. ÇÜNKÜ BU KADAR SAFİ İHTİYAÇLARLA DOĞUP DA BU KADAR KÖTÜ GELİŞEN BİR IRK İÇİN YAPACAK BİR ŞEY KALMADI ARTIK. Ne gün oluyor, ne devran dönüyor, her şey kötülük ve bayağılık ile devam ediyor.
Durmuyoruz bakalım, her türlü pisliği yolumuza, geleni gideni rüzgarımıza katmaktan eksik kalamıyoruz. Kötü kötüye baktıkça kararıyor. DÜNYA GERÇEKTEN BOKLAŞIYOR…
İnsan kendini ezebildiği kadar ezsin, ruhun pisliklerden arınabilmesi için kendine eziyeti büyük olsun! Sonra yeniden doğsun, HAK ile, hukuk ile, ADALET ile, gerçek kalbi inançlarla… BİR FİDAN BÜYÜYECEK DİYE YENİDEN HEYECAN DUYSUN ve BİR AĞACIN DALI İNCİNDİ DİYE GÜN BOYU ACI ÇEKSİN. KUŞUN AĞZINDA ZEYTİN GÖRÜNCE KENDİNE HABER GELDİ SANSIN. ŞİMDİ ÇALAN İLK ŞARKIYI KENDİNE ARMAĞAN ETSİN. SICACIK SOBANIN DİBİNDE UYUYAKLSIN ve MÜTHİŞ BİR DUYGUYLA UYANSIN. YENİDEN YASTIĞININ ALTINA ANAHTAR KOYUP, RÜYASINA SEVDİĞİNİ KOYSUN, ONUN HAYALİ YÜZÜNDE GÜLÜMSEMEYE SEBEP OLSUN.. İNSAN İHANETİ BIRAKIP SEVDİKLERİNE YENİDEN SIKI SIKI SARILSIN…!
UNUTMA ADEMOĞLU:
HAYVANLAR EN GÜZEL VARLIKLARDIR ONLARI İNCİTME
DOĞAYI KİRLETME
KADINLARA insan gibi değil KADIN gibi davran…

etil için bir cevap yazın Cevabı iptal et